Donnerstag, 22. November 2012

Diyar-ı Rum 2




Seni bana çanlar haber verdi.
O sırada bir cinayet işlenmişti meyhanede.
Kadeh gibi tokuşturdum geçmişini
Beni sürükleyen sarhoşluğundu Kadıköy'e.
Yeni Roma'da kırılmıştı bacakları bütün atların,
Nalları çaktığın toprağa da mı yoktu hiç saygın?
Duydum ki Ayazma'ya da dem bulaştırmışsın,
Eylül'ün yüzü yok artık Ekim'i görmeye.
Hani dolunay hep gebe kalırdı ya şafaktan önce,
Masallar doğardı sonra patina gibi yorgun ve kirli
Vururdu ömrüm fırça fırça resmine...
Ne de olsa alışmamışız patikalarda ayrı yürümüye.
Biz sevişirken daha soyluydu deniz, iyi yetişmişti Boğaz
Bilirdi dalgaları çarpmadan Büyük Ada'ya hürmet etmeyi
Ne ara hatır sormayı unuttu sahi poyraz?
Gücendiğini dile getirseydi yerleşirdik kuzeye.
Ben daha seninleyken vaftiz ettim bu sürgünü, 
Hasreti de suya bandım.
Karşı yakaya bi uğrayıp çiçekleri sulayacaktım,
Kazara seni hatırlamayacak kadar uzun kaldım.

Eleni


inankdemir



Mittwoch, 21. November 2012

Diyar-ı Rum


Yine Heybeli Ada'da kapalı bulmuşlar seni.
Saçların kırılmış, buz gibi sulardan çıkmış ellerin. 
Hangi meleğe dua etmişse gözlerin,
Belli ki girdiğimiz günahı yummuş kirpiklerin.
Kurtuluşunu miras bırakıp uçmuşsun Diyar-ı Rum'dan,
Kaç aşka güvercin kanı bulaştırmışsın Fener'de... 
Sen uyurken yeminimden astılar beni Hipokrat Ağacına
Kıyılarım yaşlandı, binip gelemedim o çocuk dalgaya
Ayak bileklerinden kimler öptüyse Manastır'da,
Bütün mezhepler şarap içmiş Üzüm ayında
Güneş saklıyor kokunu, sabahlar hep yanık
Bir Aziz'in sesinden dinledim seni bu pazar da. 
Belki de sen olmadığın için İstanbul biraz eksik
Çünkü sendin "O" bıraktığım Eleni, surların ardında...

inankdemir


Sonntag, 18. November 2012

Hayat Uzakmış Bize!




















Hayat uzakmış bize.
Çok yıldız kaydı, birini bile tutamadık.
Avuçlarımızda bulutlar ağladı,
Biz gözlerinden başka akacak deniz bulamadık.
Ne kalabalıklar ördük yalnızlığa
Ne gürültülüydük, sesini duyamadık.
Zaman araladı kapımızı
Saydıkça bozdu kilidimizi
Öyle bir geldin ki yanımıza
Kendimizi kovamadık.
Eşyalarımız vardı senin gibi,
Eskidiler ama atmaya kıyamadık
Eskiciler hep seni sordu
Halini verdik, hatırını kıramadık.
Hayat seni kaça sattıysa bize,
Bir ömürden fazlasını alamadık.

inankdemir

Donnerstag, 15. November 2012

Ayrılığın Salkımları


                                                                                                                                         
Dün gibi hatırlıyorum gidişini.
Yüzün ay'da saklanmıştı, hilal sanmıştım.
Okyanuslara akıtmışsın göz yaşlarını
Yunuslar dokunmaya kıyamamış.
Her kıyıda bir izin var,
Benim sahilimde kokun bile kalmamış.




















Artık şarap içilmiyor... 
Konuşmuyor bizimle asma yaprakları
Saçlarına dolanmış çözülmüyor ayrılığın salkımları                                           
Mevsimler de çoluk çocuğa karışmış
Bende her bahar en az bir aşk yetim
Aniden bastırınca sessizliğin
Bütün şarkılar ölüme alışmış
Sesimi ateşinde susturdum ama
Her makam toprağın fısıldayan yasıymış.

inankdemir