Sonntag, 28. April 2013

Aşk Haris'te Devam Ediyor!

Güne onunla başlamak güzel, dünyanın en anlamlı seslerinden biriyle.
Önce saçınızı okşar, sonra da içinizi. İçinizde bir yere yerleşir bu ses.
Acı tatlı büyür orada. Çünkü bazıları şanslıdır, bir tanedir. Onlar yukarıdan torpillidir.
Aşkın dilini çözmüş ve aşkla kutsanmışlardır. 
Haris Alexiou şarkı söylemeye başladığında mevsim yaza, zaman sonsuza döner; bir yerlerden deniz ve hayat kokusu gelir, bir aşk başlar, bir kadeh kırılır ve bir ömür geçer...
Yunanistan'ın her kıyısına biraz hüzün bırakmıştır Haris. Ne toprağı ele geçirir, ne sınırları belirginleştirir sade ve sadece yaralı bir dünyayı iyileştirir. Büyük İskender'in aştığı denizlerin bugünkü kraliçesidir.
Anlamak gerekmiyor bazı şeyleri, hissetmek yeterli. Anlamaya çalıştıkça yanılmıyor muyuz zaten?
Notalardır hayatın rotası. Sadece sesiyle ve yorumuyla ne demek istediğini sezdirir Haris.
Bir şarap sofrasında gitmek zorunda kalanların iç sesidir, bir aşk mektubuna imza atmaktan korkanların unuttukları cesaretidir. Bir aşığın ayrılıklara dair yazıp söylemeye çekindiği bir şarkıdır bazen, Olmasa Mektubun gibi. Haris'in sesi hayatı olgunlukla demlemektir. Dinlenmektir aynı zamanda. Durmaktır gitmeden önce, gidip dönmektir sonra.
Kalbin daha hızlı vurması için Haris Alexiou diskografisine tutunmakta yarar var...



inankdemir



Montag, 15. April 2013

Çoban Yıldızı





Batan günün peşinden sana doğru uğurladım gölgemi.
Kelimeleri susarak, umutsuz biraz.
Bütün şehir ve sokak kedileri peşime düştüler,
Mavi denizlere yelken açıp, koyu okyanuslarda vurgun yutacağımı düşünüp.
Köşe başında gece yalnızlığını çalarken güzel bir kadının kulağındaki küpeye, 
zümrüt taşları yeşil zamanlar boyadılar hüzünlerime.
Ve telaşlı bir bayan yine, anneme benzettiğim.
Gözyaşlarını akıtıyor ipek mendiline.
Özlemiş besbelli, hazin hikaye...

Sabah dört buçuk, çalan saatin itici sesi kulağımda
Yastığımda geceden kalma sigara külleri
Belki de yaktığın sevda isleri.
Hiçbir şey sorma, hatırlamıyorum bile kiminle seviştiğimi.
Belki genç bir adam adı Deniz, belki içi geçmiş bir kadın kimliksiz.
Ne hissettiğimi soruyorsan, belirsiz...

Yağan yağmur taneleri, toprağa buhar süren anılar
Suçlu hissediyorum kendimi.
Her seviştigime yalan bulaştırıyorum dağınık yataklarda.
Her gözünden hayat çaldığım, sözünden bir kaç kelime,
teninden bahar kokan düşler ve kalbindeki ben.
Gri apartmanların beşinci katına göz koymuş hırsızlar gibi,
her gece sabaha karşı beyaz bulutlar lacivertin gölgesinde
Çaldığım gökyüzünün çoban yıldızları yamalı un torbaları içinde...

Gölgem... yollara düşmüştü sahi. Sana doğru.
Ne zorlu yollardan geçtik beraber, ne hikayeler ayaküstü yaşanmış her şeye ait.
Ne sen hayatından gidenleri anlattın bana, ne de ben dünyama girenleri.
Konuşmadık hiç doğru dürüst. Sustuk, severken bile.
Ben yine o hırsızı yakaladım gri apartmanın beşinci katında.
Elinde yamalı bir un torbası. 
Omuzunda lacivert gökyüzü.
Mesafeler iki kara bulut arası.
Yine yastığımda yanık izleri, sigara külleri.
Belki genç bir adam adı Deniz, belki içi geçmis bir kadın kimliksiz.

Saat kaçtı sevgilim?
Sabah dört buçuk...
Ben yamalı un torbalarındaki çoban yıldızlarından farksız.
Sense gri apartmanların beşinci katından atlayan varlıklı hırsız.


inankdemir





Freitag, 12. April 2013

Diyar-ı Barış!


Yüreğindeki türküler benim de toprağım. 
Yaktığın ağıt benim de suyum.
Dicle'den içiyorum ben de tarihi. 
Aynı nehirde birikiyor göz yaşlarımız.
Gece aynı gökyüzünde aynı aya uzanıyor hayallerimiz.
Ben özgürlük diyorum, sen azayî.
Ağrı Dağı'nda uçan güvercin İzmir'e de uğruyor elbet.
En az o güvercin kadar Rojin de ürküyor, Hatice de.
Ben barış diyorum, sen haşîtî.




inankdemir

Montag, 8. April 2013

Ağır Ceza!

















Boş kağıtlara ismimi karala ama
Sakın geleceğine yazma beni
Önünü kesen her rüzgarla tanış
Ki eseyim geçmişine, arkanda bırak beni
Ben sam yeli gibiyim...
Bir çöl sınırında sürgün ederim seni
Yaralanır denizlerin,
Kırılır dalgaların
Bir kayaya çarpar gölgen,
Karanlıkta bir daha göremem seni
Ay tutulur mu bilmem ama
Ben yine de Hilal'e hapsederim seni
Belki yatışır yüzdüğün bütün nehirler
Belki de ben taşıp yatağından
Bütün yolsuzluklara ortak ederim seni
Bir hırsızın suçu üstüne kalır
Bir katilin izi seni bulur,
İşte böyle ağır ceza gibi çekerim seni .


inankdemir

Donnerstag, 4. April 2013

Bir Ömür Öylesine...















Gençliğine yetiştim ben senin
Dokunamadım hiç bisikletine
Kaldırımlar aynasızdı,
Kader ağrısız.

Sevgine karıştım ben senin
Alışamadım hiç nefretine
Geçmiş yaraydı,
Zaman tuzu.

Çoçukluğunu unuttum ben senin
İnanamadım ki hiç salıncaktan düştüğüne 
Büyümek gitmekti,
Dönmek doğum sancısı. 

Hayatını dizlerimde uyuttum ben senin
Kıyamadım hiç ömrüne
Yaşatmak rüyaydı,
Yaşamak öylesine.


inankdemir