Donnerstag, 6. Juni 2013

Vazgeçiş




Penceresi buğulu trenlerin vagonlarında,
Göremediğin kadar uzak yollarda bıraktım aşkı.
Rüzgar fısıltısı düş dolduran,
İklim ve bir parça bulut.
Değiştirdiler bizi...
Unutmaya dair ne varsa hatırlanacak,
Ezberi bozduk.
İştahlı bir katilin bıçağında
Bir tek göğsümde koruyabilmek için seni
uyuttum ninniler söyleyerek.
Vahşi bir kaplanın pençesinde,
Gırtlağımdan fışkıran yılan zehiri
Usulca soktum, seni de öldürerek.
Mavi sabahlarla yola çıktım gece pembesine
Keskin ve dönemeçli mesafelerde sana yorulmak için.
Tanrı katında yürüyen bir dervişin yol ayrımında
Okuduğum dualar kadar süresiz yaratıldığıma ikna ettin beni.
Ve son kez zamana bıraktım aşkı tehlikeli alışkanlıklarına diz çökerek.
Taktığım melek kanatları siyah tüllere dönüştü omuzunda.
Her gidişinde biraz daha kısaldı yüzüne yansıyan gölgem.
Süresiz öldük sevgilim.
Belki bir katilin bıçağında, kaplan pençesinde değil ama
vazgeçerek öldük.
Her şeyden vazgeçerek yeni başlangıçlara uyanacağıma inandım,
Oysa her vazgeçişim senin tekrarından ibaret...


inankdemir


Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen