Montag, 15. April 2013

Çoban Yıldızı





Batan günün peşinden sana doğru uğurladım gölgemi.
Kelimeleri susarak, umutsuz biraz.
Bütün şehir ve sokak kedileri peşime düştüler,
Mavi denizlere yelken açıp, koyu okyanuslarda vurgun yutacağımı düşünüp.
Köşe başında gece yalnızlığını çalarken güzel bir kadının kulağındaki küpeye, 
zümrüt taşları yeşil zamanlar boyadılar hüzünlerime.
Ve telaşlı bir bayan yine, anneme benzettiğim.
Gözyaşlarını akıtıyor ipek mendiline.
Özlemiş besbelli, hazin hikaye...

Sabah dört buçuk, çalan saatin itici sesi kulağımda
Yastığımda geceden kalma sigara külleri
Belki de yaktığın sevda isleri.
Hiçbir şey sorma, hatırlamıyorum bile kiminle seviştiğimi.
Belki genç bir adam adı Deniz, belki içi geçmiş bir kadın kimliksiz.
Ne hissettiğimi soruyorsan, belirsiz...

Yağan yağmur taneleri, toprağa buhar süren anılar
Suçlu hissediyorum kendimi.
Her seviştigime yalan bulaştırıyorum dağınık yataklarda.
Her gözünden hayat çaldığım, sözünden bir kaç kelime,
teninden bahar kokan düşler ve kalbindeki ben.
Gri apartmanların beşinci katına göz koymuş hırsızlar gibi,
her gece sabaha karşı beyaz bulutlar lacivertin gölgesinde
Çaldığım gökyüzünün çoban yıldızları yamalı un torbaları içinde...

Gölgem... yollara düşmüştü sahi. Sana doğru.
Ne zorlu yollardan geçtik beraber, ne hikayeler ayaküstü yaşanmış her şeye ait.
Ne sen hayatından gidenleri anlattın bana, ne de ben dünyama girenleri.
Konuşmadık hiç doğru dürüst. Sustuk, severken bile.
Ben yine o hırsızı yakaladım gri apartmanın beşinci katında.
Elinde yamalı bir un torbası. 
Omuzunda lacivert gökyüzü.
Mesafeler iki kara bulut arası.
Yine yastığımda yanık izleri, sigara külleri.
Belki genç bir adam adı Deniz, belki içi geçmis bir kadın kimliksiz.

Saat kaçtı sevgilim?
Sabah dört buçuk...
Ben yamalı un torbalarındaki çoban yıldızlarından farksız.
Sense gri apartmanların beşinci katından atlayan varlıklı hırsız.


inankdemir





Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen